30 Ocak 2008 Çarşamba

Hızlı Trenler

Hızlı trenler, dünyanın bir çok ülkesinde ulaşım politikalarının kilit noktası haline gelmiş bir taşıma seçeneği. Zamana büyük önem atfeden çağımızda süratli olmaları en büyük meziyetleri. Bunun dışında çevreye zarar vermemeleri de çok önemli. Ve altyapı yatırımları ilk anda masraflı gibi görünse de aslında uzun vadede en ucuz taşıma biçimi hızlı trenler.

1970’lerde başlayan petrol krizi, fiyat dengelerinin değişeceğinin ve taşımacılıkta dar boğaz yaşanacağının habercisi olunca, “eski dost” trene dönme olasılığı gündeme geldi. Bu fikrin öncülü, 1964’ten beri Japonya’da Tokyo-Osaka arasında çalışan ilk hızlı trendi. Fransa da ‘60’lı yılların başından beri bu konuda ciddi çalışmalar yapıyordu. Zaten bugün de hızlı trenlerde ilk iki sırayı yine bu ülkeler alıyor.

Uçaklarla boy ölçüşebilir hıza ve rahatlığa sahip hızlı trenler özellikle Batı Avrupa’nın kara trafiğini hafifletmiş durumda. Bu trenlerde birim mesafede taşınan yolcu başına enerji tüketiminin düşük olması, çevre kirliliğinin önlenebilmesi ve gayrısafi milli hasılada tasarruf yapılması bakımından çok önemli. Hızlı trenlerin enerji tüketimi normal trenlere göre daha fazla ama bir otomobilin tükettiğinin yarısı ve bir uçağınkinin de üçte biri kadar. Tercih nedenlerinin bir başkası ise, güvenlik. Bugüne kadar ciddi boyutlarda sadece iki kaza geçmiş kayıtlara. Kazaların birinde can kaybı olmazken diğerinde bir kişi -makinist- yaşamını yitirmiş.

Bu trenlerin teknik açıdan olumsuz olarak görülebilecek özellikleri ek altyapı gereksinimleri. Engebeli araziden geçen tren yolları, daha fazla tünel, daha fazla köprü yapımı anlamına geliyor. Ama maliyeti artıran bu seçenekte bile otoyol yapımında kullanılan arazinin daha azı kullanılıyor. Bir başka olumsuz yanları ise biraz gürültülü olmaları. Buna yönelik olarak vagonların içine ses yalıtımı için esnek bloklar, dışına da akustik duvarlar konulması üzerine çalışılıyor.

1990 Mayıs’ında gerçekleştirilen saatte 513 km. hızla dünya rekorunu elinde tutan Fransa’da işletilen hızlı trenlerin adı TGV. Fransa’dan sonra ikinci sırada gelen Japonya’nın hızlı trenlerinin adı ise Şinkansen. Almanya’daki hızlı trenler Inter City Express; İspanya’dakiler AVE; İngiltere’dekiler IC225, İtalya’dakiler ise ETR 450 gibi adlar alıyor. Bir de Paris-Londra arasında Manş Tüneli’nde hizmete giren Eurostar var. Fransız TGV’lerinin çalıştığı bu uluslararası hatla ilgili ilginç notlar var:

Eurostar’ın Paris-Tünel hattındaki hızı saatte 267 km. iken, Londra-Tünel arasındaki hızı 102 km.ye iniyor. Bunun sebebi, trenin iki ülkede işletildiği hatların birbirinden farklı olması. Ayrıca ülkeler arasında farklı sinyalizasyon sistemleri kullanıldığı için trenin makinistine çok iş düşüyor. Ama bu sinyal sistemlerin normal trenlerinkinden farklı olduğunu söyleyelim: Hızlı trenlerin sinyal sistemi, kabinlerinden izlenebilecek kontrol panellerine temelleniyor.

Hızlı tren dünyasında son zamanların gündem maddesiyse, Paris-Brüksel-Köln-Amsterdam-Londra arasında çalışacak daha geniş bir yüksek hız tren şebekesi.

Hiç yorum yok: